13 Şub 2008

Kıssalar : Deniz Feneri ve Peygamber

İrfan'ın babası kaptandı. Bir gün oğlunu da alıp gemisiyle denize açıldı. Bir gece şiddetli bir fırtına çıktı. İrfan çok korktu. Gök gürlüyor, şimşekler çakıyor, rüzgâr gürül gürül esiyordu.Geminin sallanması yüzünden her şey alt üst olmuştu.gemiciler öteye beriye koşuyorlar, bağrışıyorlardı. Bir ara:-Pusula kırıldı kaptan! diye bağırdıklarını duydu.Babasının yanına koştu: -Babacığım, pusula ne demek?-Yönümüzü bulmamıza yarayan bir âlet, oğlum, dedi babası.-Kırılınca ne olur peki?...-Yönümüzü bulamayız. Çok fena!Gece yarısına doğru fırtına dindi, ama ne yöne gittiklerini bilmiyorlardı. Kara görünmüyordu.Hiçbir yerde ışık yoktu.Birden sevinç çığlıkları kopunca İrfan güverteye fırladı.-Nedir, ne oluyor?-Deniz feneri, deniz feneri!-Babacığım,deniz feneri nedir?Parmağıyla uzakları gösterdi.Işık bir yanıyor, bir sönüyordu.Babası:-İşte deniz fenerinin ışığı oğlum, dedi.Artık korkmana gerek yok. Nerede bulunduğumuzu biliyorum.Merak ediyordu:-Nasıl anladınız bunu?-Deniz feneri sayesinde. Deniz feneri, denizcilerin en büyük dostudur.Yolumuzu onun sayesinde buluruz.Karanlıkta bize dost elini uzatıyor.Sonra sözlerine şöyle devam etti.-Peygamberler de böyledir İrfan. Yolunu şaşırmış insanlara doğru yolu göstermek için Allah tarafından gönderiliyorlar.İrfan anlamıştı. Demek peygamberler, insanlara doğru yolu göstermek için Allah tarafından gönderiliyorlardı. -Sağ ol babacığım, çok iyi anladım.

Hiç yorum yok: